31 Aralık 2012 Pazartesi

2012'de Neler Oldu Neler!

OCAK
29  Paul Auster'ın son kitabı Kış Günlüğü dünyada ilk kez Türkiye'de yayımlandı. Yazar bir gazeteye verdiği röportajda neden Türkiye'yi ziyaret etmediği sorusuna hapisteki gazeteciler ve antidemokratik yasalar nedeniyle Türkiye'yi protesto ettiğini, benzer nedenlerle Çin'e de gitmediğini söyleyince gündem hareketlendi. Başbakan gelmezsen gelme diye hırçınlaşırken, muhalefet lideri yazara davet mektubu gönderdi.



ŞUBAT
18  Doğan Hızlan'ın bağışladığı 20 bin kitapla 900 metrekarelik kapalı alana kurulan kütüphane Antalya'da açıldı.

MART
  Jose Saramago'nun 1953 yılında yazdığı ve yayıncılar tarafından reddedilen (hatta red cevabı bile çok görülen) ilk ve kayıp romanı Claraboya  59 yıl sonra yayımlandı. Eşi Pilar del Rio'ya göre bu romandan sonra Saramago 20 yıl roman kaleme almamış, hayattayken romanın yayımlanmasını istememiş ve ölümünden sonra Claraboya ile ne yapılması gerektiğine en iyi yakınlarının karar vereceğini düşünmüş. 

NİSAN
16  Pulitzer bu yıl kurgu dalında ödül verecek kimseyi bulamadı. Kimileri bu durumu jurinin beceriksizliği olarak yorumlarken kimileri de Amerikan edebiyatının gerilemesine bir kanıt oluşturduğu görüşünü savundu. Üstelik bu durum ilk kez de yaşanmadı, 1917'den beri verilen ödülün jürisi daha önce de on kez aynı kararı almıştı.
28  Orhan Pamuk'un uğruna Masumiyet Müzesi adlı romanı yazdığı Masumiyet Müzesi kitabın yayımlanmasından dört yıl sonra İstanbul Çukurcuma'da açıldı. Pamuk müze için bir de Masumiyetin Şeyleri adlı katalogu hazırladı.


MAYIS
   Forbes'un açıkladığı listeye göre Ayşe Kulin'in 8 milyon 173 bin 300 lira ciro ve 1 milyon 634 bin 660 liralık telif geliriyle 2011 yılında en çok kazanan yazar olduğu haberi gündemi hareketlendirdi.
16  Carlos Fuentes kısa süren bir rahatsızlık sonucunda hastanede yaşama gözlerini yumdu. Fuentes Meksika halkının ve devriminin sesi, latin edebiyatını bugünlerine getiren güçlü yazarlardan biriydi.
31  Son Orange Ödülü'nün sahibi The Song of Achilles adlı romanıyla Madeline Miller oldu. Bu gerçekten de son ödüldü çünkü İngilizce yazan kadın kurgu yazarlarının eserlerine verilen Orange Ödülü 17 yıldan sonra sona erdi. Ödülün sponsoru olan telekominikasyon şirketi Orange sinema sektörüne yoğunlaşabilmek için sponsorluktan çekildiğini 22 Mayıs'ta açıkladı. Ödül yönetimiyse sponsor arayışına başladı.


HAZİRAN
5    Fahrenheit 541 ve Mars Yıllıkları'nın ünlü bilim kurgu yazarı Ray Bradbury 91 yaşında hayattan ayrıldı. NASA Cruosity  uzay aracının Mars'a indiği noktaya yazarın anısına ¨Bradbury Landing¨ adını verdi.


13  Dünyanın en saygın sosyal bilimcilerinden Profesör David Harvey Metis ve Sel Yayınlarının işbirliğiyle Türkiye'ye geldi; İstanbul ve Ankara'da konferanslar verdi.

TEMMUZ
1    Elif Şafak Şemspare isimli son kitabını çıkardı. Kapak fotoğrafındaki fikrin aşırma olduğundan kitabın önceden yayımlanmış yazılardan oluşmasına kadar birçok konuda eleştirildi. Yazarın bir kredikartı reklamında oynamasıyla Şafak'ın ticari motivasyonu üzerine tartışmalar iyice alevlendi.
5    Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulunun verdiği rapora dayandırılarak William Burroughs'un yazdığı, Süha Sertabiboğlu tarafından çevirdiği, Sel Yayıncılık tarafından yayımlanan Yumuşak Makine adlı kitabın yedinci duruşması ve Chuck Palahniuk'un yazdığı ve Funda Uncu'nun çevirdiği, Ayrıntı Yayınları tarafından basılan Ölüm Pornosu isimli kitabın beşinci duruşması arka arkaya görüldü. Uzun beklemenin ardından bilikişi raporuyla kitapların edebi eser olduğu kanıtlandı fakat mahkeme sonuçsuz kaldı; beraat yerine erteleme kararı verildi. 
30   Romantik çok-satan kitapların kraliçesi Maeve Binchy 72 yaşında öldü. Ardında toplam 40 milyondan fazla kopya satmış 33 kitap bıraktı.



AĞUSTOS


EYLÜL
20  Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin sıfırcı hocası, en has Ankaralı, Kurthan Fişek hayatını kaybetti.
21  Sabahattin Ali'nin hayatını anlatan Sabah Yıldızı adlı belgesel vizyona girdi.

EKİM
1    Saygın Marksist tarihçi Eric Hobsbawm hayata gözlerini yumdu. Hobsbawm'ın yeni kitabının ise 2013 yılının Mart ayında yayınlanacağı açıklandı. 
3     Yaşar Kemal'in 'Bir Ada Hikayesi'nin serisinin son cildi 'Çıplak Deniz Çıplak Ada' piyasaya çıktı. Yazımı sekiz yıl süren roman çıktığı gibi 50 binden fazla sattı.
11  Edebiyat dalında Nobel Ödülü'nü Çinli yazar Mo Yan aldı. Murakami destekçilerinin dileği sonraki bahara kaldı.



17  Man Booker Ödülü'nün Sahibi Bring Up The Bodies adlı romanıyla İngiliz yazar Hillary Mantel'in oldu. 2009 yılında da Wolf Hall adlı romanıyla aynı ödülü kazanan yazar böylece bu ödülü iki kere kazanan ilk İngiliz ve ilk kadın yazar oldu. Romanlarınsa biribirini takip eden dönemleri anlatan tarihi romanlar olması ilginç bir detay.

KASIM
17  31. Uluslararası İstabul Kitap Fuarı açıldı. 25 Kasım gününe kadar süren fuarın onur konuğu diplomatik ilişkilerin kuruluşunun 400. yılı münasebetiyle Hollanda, onur yazarı ise Gülten Dayıoğlu idi.
28  Selim İleri Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülüne layık görüldü. Açıklamada  ödülün ''edebiyat aşkını İstanbul tutkusuyla harmanlayıp kişisel anılarını şehrin geçmişiyle bir araya getirdiği eserlerinde gelenekle yeni arasında köprü rolü üstlendiği için'' ödülün İleri'ye verildiği belirtildi. 

ARALIK
24  Kitap Notları bir yaşına girdi :)

24 Aralık 2012 Pazartesi

Yıllık Rapor 2012



Kitap Notları 24 Aralık 2011 tarihinde başladı. Not tuttmak daha çok okuttu, okumak daha çok yazdırdı. Bu güzel döngü işte bir yılda şöyle sayılara yansıdı:

OKUNANLAR

53 kitap okudum. Türlere ayırırsam: 28 roman, 6 öykü, 8 araştırma-inceleme/akademik, 6 anlatı (deneme, gezi, anı...) kitabı, 5 de hiçbir kategoriye sokamadığım kitap. Okuduğum kitapların 7'si İngilizce 46'sı Türkçeydi. Bu sene de İspanyolca okuyamadım.

Kitapların çoğu ilk kez okuduğum yazarlarındı. İlk kez olduğum yazarlardan Selim İleri, Şükran Yiğit ve Barış Bıçakçı'ın ikişer kitabını okudum.

Bu kadar çok okumak ve giderek ''Zaman daralıyor, daha çok okunacak şey var'' hissine kapılmak hiç yapamadığım, yapmayı sevmediğim bir şeye itti: 2 romanı bir daha elime almamak üzere yarım bıraktım. Araştırmalarım için bir kısmını okuduğum kitapları yarım bırakmadan saymıyorum.

Hatta bir de şımararak bu yıl okuduklarım içinden beni en çok heyecanlandıran ilk üç kitabı seçeyim:

1. Kendine Ait Bir Oda - Virginia Woolf
2. Başka Kent Ankara - Feridun Büyükyıldız
3. Son Perde - Roald Dahl

KİTAP TRAFİĞİ

37 kitap satın aldım. Bunların 5'i  ikinci el geri kalan 32'si yeniydi. Buradan da anlaşılıyor ki 15'ten fazla kitabı arkadaşlarımdan ya da kütüphaneden ödünç alıp okumuşum. Aradığım kitapları bulabilsem, yaşadığım yerde daha güzel sahaflar olsa daha çok ikinci el kitap almak isterdim.

Satın alma dışındaki yollarla kütüphaneme 17 kitap girdi. 2 kitap hediye geldi; 3 kitabı internet sitelerinin promosyonlarından, 12 kitabı da internetteki çekiliş/yarışmalardan kazandım.

5 kitabımı da bir okul kütüphanesine bağışladım. 7 kitabı da hediye ettim.

KİTAP NOTLARI

Kitap Notları'nda bu yazı dahil 69 yazı yayınladı. Bu yazılarda 113 kitap hakkında notlar yer aldı. Bence bu çok iyi bir rakam. Yazarların en sevdiği kitaplar hakkında da bir dizi yazı yazdım. Bu kitapları da sayarsak sayı çok yükselir tabi.

Bu işlere girince en popüler istatistiklerden birinin de 'tık'lar olduğunu hemen anladım. O zaman ona değinmeden bu bahsi kapatmayalım. Kitap Notları bugün itibariyle 43 bin tık, 207 yorum aldı. En çok okunan yazı 5183 tıkla Taht Oyunları hakkındaki notlar oldu, en çok tepki çekeni de...

Kitaplar ve Kitap Notları açısından güzel bir sene olmuş anlaşılan. Darısı 2013'e :)

21 Aralık 2012 Cuma

Kazananlar

''Bilene Yeni Yılda Ödül Var!'' sorularını zaman ayırıp cevaplayan herkese teşekkürler! Umarım iyi zaman geçirmişsinizdir.

Sonucunu merak edenler için önce cevap anahtarı:
Paketler hazır!
  1. C
  2. A
  3. A
  4. D
  5. D
  6. C
  7. A
  8. D
  9. B
  10. C
Şimdi kazananlar: 

1. Asabi Bakire 10 (13 Aralık)
2. bi kahve bi kitap 10 (13 Aralık)
3. Beyaz Kitaplık 10 (14 Aralık)

Tebrikler! Şimdi tek yapması gereken hangi kitabı istediğinizi belirlemek bana adresinizi göndermek. Birinci; Sapkın, Agnes Grey ve Hafif Metro Günleri-Üç Parça Toprak-Hera Nuş seçeneklerinden hangisini seçtiğini, ikinci de geriye kalanlardan tercihini buraya yorum olarak bırakırsa harika olur.

Güle güle okuyun!


17 Aralık 2012 Pazartesi

Ticarette Dostluk Olur mu?

Hatırlayanlar olacaktır daha önce medeni ve borçlar hukukunu özümsetmesiyle kalbime taht kuran Turgut Akıntürk'ün iki kitabını anlatmıştım. (Bkz: Akıntürk'le Hukuk Çok Kolay) Bu sefer de ticaret hukukuna el attım, Prof. Dr. Mehmet Bahtiyar'ın Ticari İşletme Hukuku ve Ortaklıklar Hukuku kitaplarını aldım. Sonradan da duydum ki Bahtiyar'ın lakabı ''öğrenci dostu Bahtiyar'' imiş. Ticarette dostluk olmadığından detay detay her ihtimalin düzenlendiği bu pek mühim hukuk dalında en azından öğrencilerin bir dostu var diye sevindim ve...

Ticari İşletme Hukuku 

Ticari işletme hukuku kanımca ticaret hukuku alanlarından (şirketler hukuku ve kıymetli evrak hukuku) en kolayı ve en akılda kalıcısı. Bu kitap da konunun bu özelliğinden gayet güzel faydalanmış. Önemli hiçbir konuyu atlamayan özet bir kitap olmuş.

Metnin kısa tutulması için yer yer atıflarla konu açıklanmış. Örneğin 'kanunun x. maddesinde sayılan hususlara aykırı olmamak kaydıyla..' gibi cümleler kurulmuş. Elbette konuya yeni yeni ısınan biriyseniz hemen o hususların neler olduğunu hatırlamanız kolay değil. Metin böylece bir paragraf kısalmış ama sizin önceki sayfalara dönüp o hususların neler olduğunu okumanızla sizin için süre açısından üç paragraflık uzamış. Neyse ki bu durum çok sık tekrarlanmıyor.

Bahtiyar yeni ve eski ticaret kanunlarını karşılaştırmış ve yer yer yenisine yöneltilen eleştirilerden bahsetmiş. Hukuk öğrencileri için bu satırlar faydalı ipuçları taşıyabilir. Benim gibi somut bilgi peşinde olanlar içinse çoğunlukla hızlıca okunup geçilen nadiren anlamayı kolaylaştıran yan unsurlar olarak kalıyor.

Yeni Ticaret Kanunu ile birlikte birçok kitap kadük kaldı, bu kitabın güncel olması iyi ama bazı köklü değişikliklerin olduğu bölümlerde kanun metninden fazla "yararlanılması" hoşuma gitmedi. Kanun metninin kullanılması elbette önemli ama örnekler verilmesi vey aynı şeyin farklı kelimelerle daha sade anlatılması benim için daha önemli.


Ortaklıklar Hukuku

Nam-ı diğer şirketler hukuku bence asla güle oynaya öğrenilebilecek bir konu değil. Bana söylenen kendi içinde bir sistemi olduğu, matematik gibi problem çözmede kullanıldığı. Sanıyorum bu ancak bin sayfalık detaylı şirketler hukuku kitaplarının örnek olay incelemeleriyle desteklenmesiyle tadına varılacak bir evre. Bu açıdan Bahriyar'ın kitabının bunu sağlamaktan çok uzak olduğu bir gerçek.

Özet bilgilerle genel bir ortaklıklar hukuku bilgisi vermeyi veya hukuk öğrencilerine hatırlatıcı ve kısa bir ders notu olma özelliği taşıyan kitap şirketler hukukunun tüm ana konularını kapsıyor. Kitabın yarısından fazlası Anonim Ortaklıklara ayrılmış. Her ortaklıklar hukuku kitabında var mıdır bilmiyorum ama benim için faydalı olan holding ile şirketler grubu arasındaki farklar gibi bilgiler de vardı.

Kitaba özet dedim diye kanmayın, ortaklıklar hukuku, hele de anonim şirketler hukuku ne kadar özet veya sade olabilir ki?! Kitapta başlıkları takip etmek bir yerden sonra çok zorlaşıyor ama bu konunun suçu mu, kitabın suçu mu, yoksa dizginin suçu mu bilemiyorum.

Bu kitapta da önceki sayfalarda açıklanmış kanun hükümlerine sadece madde numaralarıyla atıfta bulunarak anlatımı kısaltma yoluna sık sık, hatta Ticari İşletme Hukuku kitabından da sık, başvurulmuş. Bir noktada bunu alıştırma fırsatı olarak görüp bu maddeler neydi hatırlıuor muyum diye kendimi test ettim. Fakat kanun metnin "kopyala-yapıştır" usulüyle fazlaca kullanılmasından mutsuz oldum. Yeni kanunla Ortaklıklar Hukuku, Ticari İşletme Hukukundan çok daha fazla değişti. Böyle olunca bazı bölümler sayfalarca kanun metninden ibaret olmuş. Tamam kanun en mühim kaynak, tamam yeni TTK'nın dili sadeleştirildi anlaşılır oldu ama kitabı aldıysam, emek verip okuyorsam bir örnek olur, akılda kalıcı bir cümle veya kısaltma olur, efendime söyleyeyim bir tablo olur, bir artı değer görmek istiyorum.



Kitaplarla ilgili iki şikayetim var. Birincisi kötü imla. O kadar kötü ki... Bir süre sonra cezai yaptırımlardan bahseden bölümlerde bile kitabı ciddiye almak zorlaşıyor. İkincisi ise kitapların sonundaki sorular. İki kitabın da arkasında klasik, test ve olay soruları yer alıyor. Bu sorulardan bazıları meslek sınavlarında çıkmış sorular. Üstelik sorular yeni kanuna göre revize edilmiş. Böyle bir ek gerçekten çok faydalı olabilirdi ama değil. Çünkü soruların cevapları yok. Klasik sorular kısa ve yorumdan çok tanım veya karşılaştırma soruları olduğu için cevaplarının olmaması çok önemli değil, açıp ilgili başlığı okuyorsunuz ama test sorularının cevabının olmaması bazı sorularda durumu içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. Olay soruları ise cevapları olmadan bence sadece öğrencilerin kendi arasında tartışması veya öğretim üyelerinin derslerde faydalanması için bir malzeme. Keşke olay soruları sayıca yarı yarıya az olsaydı ama cevapları da olsaydı. Bir de meslek sınavlarında çıkan soruların sadece birkaç eski sınavdan alınmış olması eklenince, benim aklıma acaba KPSS furyasından biraz da ben yararlanayım, biraz da kitabın sayfa sayısını kabartayım düşüncesi mi var sorusu geliyor.

Yani, ticaretin hiçbir yerinde dostluk olmuyormuş. Akıntürk'ün kitaplarında bulduğum rahatlığı ve kaliteyi bu sefer bulamadım. Öte yandan ticaret hukukunda bu kadar kısa ve içerikli başka kitap bulunur mu?... Galiba daha iyisi yazılana kadar en iyisi bu.

12 Aralık 2012 Çarşamba

Bilene Yeni Yılda Ödül Var!




Kitap Notları'nın yeni yıl hediyesi elbette kitaplar. Yalnız ufak bir test karşılığında.

24 Aralık Kitap Notları'nın doğum günü. Bir yılda burada yazılıp çizilenlerden 10 soruluk bir test hazırladım. Biraz zor olmuş olabilir ama hepsinin cevabı bu notlar arasında bir yerde. Çözerken ve araştırırken eğlenirsiniz diye umuyorum.


Şimdi detaylar,

  • Her soru 1 puan, her yalnış cevap -0,25 puan. 
  • En çok puanı alan ilk üç şu kitapları kazanacak:
- Tarihi romanlardan ve korku-gerilimden hoşlananlara, dumanı üstünde Sapkın - S.J. Parris
- Alternatifleri ve edebiyatı sevenlere üçü bir arada Hafif Metro Günleri - Murat Yalçın, Üç Parça Toprak - Faruk Ulay, Heranuş - Halil Genç
- Klasiklerden vazgeçemeyenlere, Brontëlerin en küçüğünden Agnes Grey - Anne Brontë

  • Birinci olan ilk seçim hakkına, ikinci olan da ikinci seçim hakkına sahip olacak, üçüncü de kısmetine ne düşerse :)
  • 20 Aralık 2012 saat 23.59'a kadar cevaplarını aşağıdaki şekilde kitaplik.blog@gmail.com adresine gönderenler arasında sıralama yapılacak.
  • Aynı puanı alanlar içinde cevaplarını önce gönderen öne geçecek.
  • Adil bir yarış için herkesin sadece bir kez cevap gönderme hakkı var. Bunu sağlayabilmek için de sadece iki grup e-posta adresinden gelen cevaplar değerlendirmeye alınacak:
- Kitap Notları'na üye olduğunuz (sağ üstteki ''Beni Yorma E-posta Gönder'' kutucuğundan bahsediyorum) e-posta adresleri,
- Kitap Notları'nın takipçisi olanların bu yazının altına yorum bırakarak ben cevaplarımı şu e-posta adresinden gönderdim dedikleri adresler.

  • Bu etkinliği duyurmak, paylaşmak şansınızı artırmaz. Zevkli bir şeymiş insanlar da bilsin veya kankama da söyleyeyim ben kazanamazsam o kazanır okuruz kitapları derseniz elbette paylaşabilirsiniz. Yoksa ancak rakipleriniz çoğalır :p
  • Son olarak cevaplarınızı aşağıdaki satırları kopyalayıp uygun şekilde doldurarak gönderirseniz benim işimi çok kolaylaştırmış olursunuz. Bir örnek Şekil 1-A'da.

Katılımcı: BA
Takip Türü: blogger / e-posta (hangisi uygunsa)
E-posta: kitaplik.blog@gmail.com
Cevaplar: 
1- A
2- B
3- C
4- D
5- ...


Şekil 1-A


Cevaplarınızı dört gözle bekliyor sonucunuzu en kısa zamanda bildirmeye ve kazananları da 21 Aralık 2012 tarihinde açıklamaya söz veriyorum.

Mutlu yıllar!

Güneydoğu Asya'ya doğru...

Ko Phi Phi Don, Phuket, Tayland © J.RAGA – HOA- QUI
Yıllar yıllar önce, ilk sevgililer günümüzdü, Tamer muhteşem bir kart yollamıştı bana... Kartta gördüğüm yerin gerçek olma ihtimali yoktu, o kadar güzel bir yerdi ki, gerçek olamazdı. Ama kartın arkasındaki bilgi öyle demiyordu, Tayland'da böyle bir yer vardı. Madem öyle, er ya da geç oraya gidilmeliydi...

Şimdi karttaki dileği gerçekleştirmeye gidiyoruz, her gün kapıdan çıkarken baktığımız o kareye... Aslında sadece ona değil, onunla birlikte Güneydoğu Asya'nın (zamanımız yettiğince) tüm güzelliklerini görmeye gidiyoruz.
YAZININ DEVAMINI okumak icin TIK TIK TIK»

3 Aralık 2012 Pazartesi

Ankara Kitap Fuarı Notları II

Önce Ankara Kitap Fuarı Notları başlıklı yazı yeniden çok okunanlar listesine girdi. 31. İstanbul Uluslararası Kitap Fuarı tüm hızıyla devam ederken insanların aklına Ankara düştü diye düşündüm ama aramalarda "aralık" ibaresinin de kullanılmamsından şüphelenmedim değil. Sonra birden bire "Haftaya Ankara'da kitap fuarı var" haberleri yayıldı. Ankara'nın bu seneki ikinci kitap fuarı 1 Aralık günü açıldı; 9 Aralık'a kadar da ATO Congresium'da. Şimdi notlar:
  • Aslında gitmemem için her neden vardı. İşlerim vardı, fuar aniden sanki TÜYAP fuarı ne kadar karlı geçti biz de Ankara'da yapalım demişler gibi ortaya çıktı. Fuar hakkında bilgi alabileceğiniz düzgün bir internet sitesi yoktu. 3V Fuarcılık'ın sayfasından edindinilen bilgiler çeşitliliği az, sıradan bir intiba bırakıyordu. Yine de gittim...
  • Kapıda beni 5tl'lik haraç karşıladı. (Öğrencilere ve öğretmenlere bedava.) Bir de İstanbul'daki fuardan daha iyi oldukları tek konunun bilet işindeki sıkılıkları olması ironikti. Burada bir biletle birkaç kere fuara girmenize izin verilmeyecek şekilde kullanılan biletler derhal imha ediliyordu. Yalnız insanların sembolik sayılmayacak miktarda parasını alıyoruz karşılığında hayatlarını kolaylaştıralım bir yerleşim planı, bir fuar programı basıp verelim dememişlerdi. Keşke tuvaleti kullansaydım, sırf kırmızı halıflekste yürümek beni tatmin etmedi.
  • Bu arada biri stant görevlilerinden giriş ücreti alınmasın diye imza topluyordu onlar da veriyordu. Bu çabayı alkışlıyorum bir yandan da katılımcılara evvelen bunu neden düşünmediniz diye soruyorum.
  • Biri silah ruhsatını kaybetmiş, anons yapıldı. Ruhsat fuarda ne arıyordu bilmiyorum ama umuyorum silahını da getirmemiştir alana. 
  • Fuar alanı geniş ve aydınlıktı. Özellikle geniş camlarından gün ışığı girmesi çok ferah bir ortam yaratıyordu. Zaten uzun zamandır önünden geçtikçe neden Congresium'da yapmıyorlar kitap fuarını diye düşünüyordum. Mevki olarak da fena sayılmaz etrafındaki yollar yaya trafiğine nefes aldırmıyor, yaya geçidinin ve ışıkların olmaması sıkıntı. Yine de mekan, sahaflarla birlikte fuarın az sayıdaki olumlu yanından biriydi.
  • Fuar alanına girip sağdan biraz ilerleyince Kırımızı Kedi Yayınlarının standını gördüm ve hemen yanaştım. İzmirli olduğunu söylediklerinden çıkardığım bir genç hanımla görevli hararetle (genç kızda hararet seviyesi çok daha yüksekti) fuara ilgisizliği eleştiriyorlardı. Vay efendim İstanbul'da İzmir'de adım atılmıyormuş, göğüs göğüse fuar geziliyormuş (ne güzel!), Ankara insanı kitaba çok ilgisizmiş, fuarın boş hali çok üzücüymüş... Görevli bir ara kısmen Dost Kitabevi yüzünden dedi. Hiiiç anlam veremediğim bu yorumu düşündüm. Bilmeyenler için: Dost Kitabevi birkaç şubesi bulunan en büyüğü Kızılay Karanfil Sokaktaki iki katlı, büyük, çalışanları ilgili ve bilgili, kitap portföyü son derece geniş ve kaliteli olan ve hiç indirim/kampanya yaptığını görmediğim kitapçıdır. İyi bir kitapçı ancak kitaba ilgiyi artırır bence, eğer insanlar "Nasılsa Dost var" diyerek fuara gitmiyorlarsa fuar dönüp bir kendine bakmalı, bir kitapçıyla baş edemiyorum diye tuvalete kaçıp ağlamalı. Görevlinin ikinci yorumu da "tabi burası memur şehri öğrenci şehri..." gibi bir şeydi. Memur ve öğrenci kitap okumaz diye bir ampirik bilgi varsa da benim haberim yok. Görevliyi de anlıyorum, karşısında coşkuyla Ankara eleştiren, ona konuşma şansı bile tanımayan müşteriyi memnun etmek için akıntıya kendini bırakmış olabilir.
Efil standı
  • İlerleyen günlerde fuarın kalabalıklaşacağını düşünüyorum. Her fuarda ilk hafta sonu daha tenha olur (ve ben o yüzden ilk hafta sonu giderim) son hafta sonu ise en kalabalık gün olur. Yine de katılım oranını beğenmeyenlere seslenmeden edemeyeceğim: Bu çok müthiş bir fuar mı ki insanlar sel olup buraya aksın? Doğru düzgün bir internet sitesi olmayan, duyurulmayan, son günlerdeki bir iki flaş imza günü dışında bir etkinliği olmayan, ne bir kitapçık ne ulaşım hizmeti sunmamasına rağmen 5 tl haraç kesen bir fuara insanlar neden gelsin? Hele de senede bir değil iki defa fuar gören ve hepsinde de hüsrana uğrayan bir kitle...
  • Neyse stantları gezmeye devam ettim ama beklediğimi bulamadım. Mart ayındaki fuara göre bir parça daha fazla yayıncı katılımı olsa da yine olmayanlar olanlardan daha dikkat çekiciydi. Fuarda olanlar: Doğan Kitap, Kırmızı Kedi, April, Bilgi, Boğaziçi Üniversitesi, Cumhuriyet Kitap, Leman, Uykusuz, NTV, İnklap, Liberte, YKY, Altın (henüz standını açmamıştı o yüzden yazsam mı emin değilim)... Peki ya olmayanlar (koltuğunuza sıkı tutunun): Turkuvaz, Derin, Siren, e Yayınları, Ayrıntı, Metis, İmge, Remzi, Can, Epsilon, Everest, İthaki, Pegasus, Sel.... Elbette bazı yayıncıların (Sel, Metis, Pegasus gibi) kitaplarını dağıtımcı stantlarında bulmak mümkündü ama bazı yayıncılardan hiç eser yoktu (Siren, Can, Turkuvaz gibi).

  • Ankaralı yayıncılar bile eksikti. Elma ve Efil'i gördüm ama Siyasal, Phoenix, ODTÜ yoktu. Hele ODTÜ'nin birkaç km uzakta olması ama fuarda bulunmaması... Zaten Fuar alanın yarısı eğitim yayınlarıyla yani, saklamaya gerek, yok test kitaplarıyla doluydu. Bol bol dernek, vakıf, birlik standı da ziyaret edilebilirdi ki ben bu kısmı transit geçtim. 20'ye yakın sahafın olduğu küçük kısım tüm fuarın en güzel yeriydi. En çok zamanı orada geçirdim, aradığım kitapları (Ben Gidiyorum, Scorta Güneşi) bulamadım ama güzel kitaplar gördüm. Kırkambar Sahaf'ın adı aklımda kalmış demek ki özellikle beğenmişim.
  • Dikkat ettiyseniz şu ana kadar fiyatlardan bahsetmedim çünkü yine yeniden %20 indirim ağırlıklı olmak üzere %20-30 bandına sıkışmıştık. Bu bahsi geçelim.
  • Hiç kitap almadım.
  • Sonuç olarak katılımcı portföyü beni hiiiiç tatmin etmedi. "Ben niye geldim acaba, hakikaten Dost'u gezmek daha eğlenceli" diye geçirdim içimden. Benim için sonraki hedef 2013 Londra Kitap Fuarı, artık Ankara'nın çakma fuarlarına paydos.