Kaynak: www.dorsetecho.co.uk |
Jason Goodwin bir tarihçi, romancı ve İstanbul âşığı. Cambridge Üniversitesi'nde Bizans tarihi okurken başlamış bu tutkusu. İstanbul hakkında Türkçe'ye de çevrilmiş olan iki ünlü tarih kitabı yazmış: Bir Ucu Altın Boynuz (On Foot to the Golden Horn: A Walk to İstanbul - 1993) ve Ufukların Efendisi Osmanlılar (Lords of the Horizons: A History of the Ottoman Empire - 1998) Yazarın altı ay boyunca yürüyerek İstanbul'u gezmesini konu alan Bir Ucu Altın Boynuz, John Llewellyn Rhyns Ödülü'nü almış.
Bu kitapları Yashim adında bir harem ağası dedektifin maceralarını anlatan, 19. yüzyıl İstanbul'unda geçen tarihi romanlar serisi takip etmiş. Bu serinin dördüncü ve son kitabı An Evil Eye 2011 yılında piyasaya çıktı. Serinin önceki kitapları Yeniçeri Ağacı (The Janissary Tree - 2006) ve Yılanlı Sütun (The Snake Stone - 2007) Turkuvaz Kitap tarafından basılmış. Yeniçeri Ağacı'nın da 2007 yılında Edgar Ödülü'ne layık görüldüğünü atlamayalım. Üçüncü kitap The Bellini Card ise 2007 yılında Birleşik Krallık'ta yayınlanmış ama henüz Türkçe'ye çevrilmemiş. Yazarın blogu da var ve o da The Bellini Card adını taşıyor: http://thebellinicard.wordpress.com/
Goodwin'in İstanbul ve Türk tarihi hakkındaki derin birikimi gezip gördükleri ve üniversite eğitimi kadar okuduklarından da geliyor elbette. Aşağıda yazarın tutkusuna yaraşır genelde Osmanlı tarihi, 19. yüzyıl ve İstanbul odaklı güzel bir liste var. Goodwin'in İngiliz Guardian gazetesi için hazırladığı bu listeyi çevirdim. Şimdiye kadar paylaştığım listeler (bkz: yazarların sevdiği kitaplar) içinde beni en çok etkileyen liste oldu. Norwcih'in A Short History of Byzantium kitabı zaten kitaplığımda vardı ve okumak istiyordum (bkz: Okunacaklar); iyice heveslendim. Türk Mektupları da çok ilgimi çekti. Yazarın kendi kitapları da aklıma girdi. Öte yandan da (yazara göre) Türkiye'yle ilgili en iyi/ilginç/orjinal kitapları neden hep yabancılar yazmış diye de merak ettim. Bakalım siz ne düşüneceksiniz.
Bir cebinizde "Strolling Through İstanbul", diğerinde bu ince kitapla Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarının eski başkentini keşfetmek için mükemmel şekilde donanmış olursunuz. Şiir ve biraz da nesirle dolu İstanbul size sultanlardan günümüz feministlerine şehrin sakinlerinin sesini taşıyor.
2. Kar - Orhan Pamuk
Bu karmaşık, parçalı, inanılmaz ve şairane, baştan sona postmodern roman; kelime oyunları, ironiler, geç anlamalar ve aşk, inanç, sosyal adalet arasındaki tahmin edilemez çelişkilerle dolu. Sadece insanlık hallerini değil, aynı zamanda 20. yüzyıl Türkiyesinin laiklik, dini özgürlük ve devrime ilişkin kaygılarını da yansıtıyor. Genç gazeteci Ka türban takmayla bağlantılı intihar dalgasını incelemek üzere Kars'a gelir ve iddialar, karşı iddialar ve çatışan önceliklerin mütemadiyen değişen dünyasına dalar.
3. Türkiye: Kısa Bir Tarih - Norman Stone
Çağdaş Türkiye'ye ilişkin bir giriş müziği; nasıl meydana geldiğinin canlı, kışkırtıcı, sık sık komik, her zaman güçlü kavrayışlı bir dökümü. Stone, bir Türk âşığı, bir filolog, bir polemikçi, öyküsel tarihçi olarak marifetlerini, Türklerin kökenleri, tarihi ve karşılaştığı günümüz sınamaları hakkında kısa ve sarsıcı bir dersle sürüklemek üzere bir araya getiriyor. Eğer Türkiye'deki neredeyse tüm dükkânlarda neden bir Atatürk portresi asılı olduğunu gerçekten anlamıyorsanız bu kitabı okuyun.
4. Classical Turkish Cooking - Ayla Algar
Bu gezinizin en önemli bölümlerini sonsuza dek genişletebilir. Daha çekici yemek kitapları var ama ben bu kitabın mütevazılığını seviyorum. Türk kültürünün evcimen ve nazik özelliğini ifade ediyor ve onu yemenize imkân tanıyor. Klasik mezeler, çorbalar, et ve balık yemekleri, ve tabi ki pilavlar ve hamurişleri - tarihi bir anlayış ve dünya çapında bir kültürün gelişimiyle birlikte yüzlerce tarif.
Bu gezinizin en önemli bölümlerini sonsuza dek genişletebilir. Daha çekici yemek kitapları var ama ben bu kitabın mütevazılığını seviyorum. Türk kültürünün evcimen ve nazik özelliğini ifade ediyor ve onu yemenize imkân tanıyor. Klasik mezeler, çorbalar, et ve balık yemekleri, ve tabi ki pilavlar ve hamurişleri - tarihi bir anlayış ve dünya çapında bir kültürün gelişimiyle birlikte yüzlerce tarif.
5. Türk Mektupları - Ogier Ghiselin de Busbecq
Bu Filemenk soylusu mektuplarını büyükelçilik göreviyle 1554-1562 tarihleri arasında İstanbul'dayken yazdı. Bu onun Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı Devleti'nin en parlak günlerine bir şahitlik etmesine fırsat verdi. Busbecq bir botanist, antikacı, akademisyen ve hayvanbilimciydi; ülkesine leylak ve laleyi götürdü.
Bu Filemenk soylusu mektuplarını büyükelçilik göreviyle 1554-1562 tarihleri arasında İstanbul'dayken yazdı. Bu onun Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı Devleti'nin en parlak günlerine bir şahitlik etmesine fırsat verdi. Busbecq bir botanist, antikacı, akademisyen ve hayvanbilimciydi; ülkesine leylak ve laleyi götürdü.
6. Konstantiniyye: Dünyanın Arzuladığı Şehir - Philip Mansel
En iyi tarihçilerimizden birinin kaleminden şehrin 1453 sonrası eksiksiz tarihi çok etnikli, çok dilli bir imparatorluğun nasıl 600 yıldan fazla süre tek bir hanedan ailesi tarafından idare edildiğini açıklıyor. Mansel, geniş çapta kaynakları işleyerek bu eski dünya başkentinin modasını, görkemini ve siyasetini hayata döndürüyor.
En iyi tarihçilerimizden birinin kaleminden şehrin 1453 sonrası eksiksiz tarihi çok etnikli, çok dilli bir imparatorluğun nasıl 600 yıldan fazla süre tek bir hanedan ailesi tarafından idare edildiğini açıklıyor. Mansel, geniş çapta kaynakları işleyerek bu eski dünya başkentinin modasını, görkemini ve siyasetini hayata döndürüyor.
7. Kanatsız Kuşlar - Louis de Bernieres
Bunu elime alıp alıp bırakıyorum çünkü bu insanın üstüne saldıran trajediyle pek yüzleşemiyorum. Söylemeye gerek yok; bu I. Dünya Savaşı'yla Türkiye-Yunanistan ilişkileri çökünce başlayan 1923 yılının büyük nüfus takası Anadolu'daki Rum yerleşimini bitirdiği bir ortamda, Philotei ve İbrahim'in kara kaderli aşklarının hikayesi. Bu kitapta Gelibolu var, Atatürk var; Yüzbaşı Corelli'nin Mandolinii'nden karakterler var. De Bernieres bu kitabın daha iyi olduğu konusunda israrlı ve ben de ona inanıyorum.
Bunu elime alıp alıp bırakıyorum çünkü bu insanın üstüne saldıran trajediyle pek yüzleşemiyorum. Söylemeye gerek yok; bu I. Dünya Savaşı'yla Türkiye-Yunanistan ilişkileri çökünce başlayan 1923 yılının büyük nüfus takası Anadolu'daki Rum yerleşimini bitirdiği bir ortamda, Philotei ve İbrahim'in kara kaderli aşklarının hikayesi. Bu kitapta Gelibolu var, Atatürk var; Yüzbaşı Corelli'nin Mandolinii'nden karakterler var. De Bernieres bu kitabın daha iyi olduğu konusunda israrlı ve ben de ona inanıyorum.
8. Eothen - AW Kinglake
"Doğudan" anlamına gelen başlık yazarının da işaret ettiği gibi kitaptaki en sert şey. Viktorya döneminde yaşamış biri tarafından yazılmış olma iddiasındaki kitap muzip bir seyahat dökümü; inanılmaz komik bir okuma. Jonathan Raban anlatıcıyı "Flashman'le yakın kan bağı olan birinin duyarlılığına" sahip olarak tarif ediyor.
"Doğudan" anlamına gelen başlık yazarının da işaret ettiği gibi kitaptaki en sert şey. Viktorya döneminde yaşamış biri tarafından yazılmış olma iddiasındaki kitap muzip bir seyahat dökümü; inanılmaz komik bir okuma. Jonathan Raban anlatıcıyı "Flashman'le yakın kan bağı olan birinin duyarlılığına" sahip olarak tarif ediyor.
9. A Short History of Byzantium - John Julius Norwich
Norwich'in üç ciltlik tumturaklı tarihinin tek cilde sıkıştırılmış hali bazen çok yoğun gelebilir ama yazar 1123 yıl ve 18 gün var olan bu imparatorluğun çoğu zaman acımasız hikayesini ustaca ve eğlenceli şekilde ana hatlarıyla aktarıyor.
Norwich'in üç ciltlik tumturaklı tarihinin tek cilde sıkıştırılmış hali bazen çok yoğun gelebilir ama yazar 1123 yıl ve 18 gün var olan bu imparatorluğun çoğu zaman acımasız hikayesini ustaca ve eğlenceli şekilde ana hatlarıyla aktarıyor.
10. Rebel Land - Christopher de Bellaigue
İmparatorluğun yok oluş günlerinde yaşanan Ermeni katliamından bahsetmesinin ardından gazeteci heyecanına kapılan Bellaigue ne olmuş olabileceğini kendisi için keşfetmeye karar verdi. Bir zamanlar büyük bir Ermeni nüfusu barındırmış olan Varto'da karar kıldı ve buraya yerleşti. Bellaigue'nin kesin bir nihai cevap vermeyen, yerel halk, gizli polis ve sürgünlerle deneyimlerinin güzel anlatımı hala izi sürülebilen konuya ışık tutuyor; durumun o zamanki ve şimdiki karmaşıklığını aydınlatıyor."
İmparatorluğun yok oluş günlerinde yaşanan Ermeni katliamından bahsetmesinin ardından gazeteci heyecanına kapılan Bellaigue ne olmuş olabileceğini kendisi için keşfetmeye karar verdi. Bir zamanlar büyük bir Ermeni nüfusu barındırmış olan Varto'da karar kıldı ve buraya yerleşti. Bellaigue'nin kesin bir nihai cevap vermeyen, yerel halk, gizli polis ve sürgünlerle deneyimlerinin güzel anlatımı hala izi sürülebilen konuya ışık tutuyor; durumun o zamanki ve şimdiki karmaşıklığını aydınlatıyor."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder