20 Kasım 2012 Salı

İstanbul Kitap Fuarı Notları




Aylardır beklediğim 31. İstanbul Uluslararası Kitap Fuarı'nı ilk gününde (17 Kasım 2012) ziyaret ettim. 25 Kasım tarihine kadar ziyaret edebileceğiniz fuar hakkında detaylı bilgilere şurada ulaşabilirsiniz: http://www.istanbulkitapfuari.com/ Şimdi gelelim fuar notlarına:


  • Herkesin her sene defalarca söylediği şeyle başlamak istiyorum: Çok uzak! Avrupa yakasından bile oraya gitmek saatler sürüyor. Ben Bakırköy'den servise bindim ama yine de çok uzaktı. Servisin ücretsiz olması güzel ama servislerin gittiği noktalar ve kapasiteleri (Iveco minibüsler) yetersiz. Ben ayakta gittim mesela. Neyse şimdi bunları hatırlamak istemiyorum... Sonuç olarak yıllardır İstanbul'da yaşayıp kitap sevdiği halde neden hiç TÜYAP fuarına gitmemiş insanlar olduğunu çok iyi anladım.
Güzel ama çok uzak


  • Giriş bilete tabi. Öğrencilere ücretsiz, benim gibi sıradan vatandaşlara 5tl. Açıkçası ben o paraya çok acıdım. Onunla bir kitap daha alabilirdim. Kitap yerine önceden kesilmiş bir fatura aldım. Eminim giriş ücreti fuar için önemli bir gelir kalemidir ama karşılığı olmayan paralar vermekten hiç hoşlanmıyorum. Giriş ücretli olacağına servisler ücretli olabilirdi, hediyelik eşya satılarak fazladan hasılat elde edilebilirdi. Girenin eli kolu dolu çıktığı bir fuar alanına girişi ücretlendirmek nedir yani!? (Fuara gidenler biletlerini atmasın sonra gideceklere transfer etsin, aynı biletle ben iki kez girenbildiğime göre siz de onlarca kez girebilirsiniz.)

  • Fuar alanına girince bir an sevinçten başım döndü, ne yapacağımı şaşırdım. Fuar alanında birkaç salon var ama yayınevlerinin stant açtığı esas iki büyük salon (3,2) var. Ben o coşkuyla 2. salondan başladım gezmeye ama nereye bakacağımı şaşırdım, bir o tarafa bir bu tarafa derken bir sürü standı atladım. 3. salonda biraz daha şuurluydum. Yalnız ikinci kez gezdiğimde iki salonda da atladığım çok stant olduğunu fark ettim. İki-üç tur atmama rağmen bazı yayıncılara rastlamadım (mesela Derin Yayınevi, Siren - 2. salondaki şuursuzluğuma kurban gittiler). Aradaki ince uzun salonda hep STK'ler var sanarak orayı hızlı geçmiştim meğer sahafları da böylece es geçmişim. Kısacası imkan olsa iki gün gidilse yeri var.

    Klasik

  • Zamanım az olduğundan sergileri gezemedim. Alın size fuarı iki gün ziyaret etmek için bir neden daha. Evet bir de imza günleri var. Benim özellikle imzasını almak istediğim kimse yoktu. Bir ara Enver Aysever'i gördüm; romanlarından çok Aykırı Sorular'ı takip ettiğimden önce kararsız kaldım, beş dakika sonra da artık o gitmişti zaten.


  • Yabancı dilde kitap konusunda hüsrana uğradım. Galiba sahaflarda İngilizce kitap varmış ama tahmin ettiğim gibi birinci el, yeni çıkmış yabancı kitap satan stant yoktu - ya da ben göremedim. Hele de İspanyolca kitap satan bir stant bulsaydım özel ilgi gösterecektim ama kısmet...

    Fuarın onur konuğu Hollanda'nın standı

  • Bu seneki fuarı onur konuğu Hollanda; zira bu yıl Türk ve Hollandalılarının diplomatik ilişkilerinin başlamasının 400. yıl dönümü kutşanıyor. Yukarıda da Hollanda standını görüyorsunuz. Uluslararası salonda Romanya, Çin, Rusya, Azerbaycan, İtalya, Yunanistan, İspanya ve başka ülkeler de vardı fakat salon hımmm ölü demeyeyim de biraz fazla sakindi. 
  • İndirimler %20-25 bandındaydı. Sel Yayıncılık (%30), Everest (%30), e Yayınları (%40) gibi bazı yayıncılar daha yüksek indirimler yapmışlardı. (Alkışlar!) Bunun yanında yayıncılar bazı kitapları tanesi 10, 5 ve hatta 3 tl'ye satmak, üç kitap alana fazladan indirim yapmak gibi promosyonlara da girişmişlerdi. Elbette bol bol ayraç vardı. Domingo bazı kitaplarının mıknatısını da yaptırmış. O Kitaplar ise 30tl'den fazla alışveriş yapana bez torba veriyor. NTV Yayınları ve Domingo Yayınları Hepsi Burada'da geçerli %15'lik indirim kuponu ve 'Kargo Bedava' kuponları veriyor, ben de sonra kitap torbalarımı karıştırırken fark ettim.

Öğle saatlerinde baya kalabalıktı.
  • Ama hepsinden ziyade Turkuvaz (ki %20 indirimde kalmasına üzüldüm) ve NTV Yayınları karton torba yerine bez torba vererek beni sevindirdi çünkü kitap taşımaktan insanın kolları kırılıyor, o bez çantaları taşımak çok daha kolay.

  • Bazı yayınevleri (Metis, YKY, Remzi) stantlarının dört tarafını büyük paneller ve raflarla kapatarak dükkân gibi bir atmosfer yaratmışlar ama bu yerleşim düzeni izdihama yol açmış. Bu stantları gezerken çok zorlandım ve hemen buralardan çıktım. Hem kendimizi ortamdan yalıtacaksak neden fuara gelelim ki? (Metis standından hızla uzaklaşmama yerleşiminin yarattığı sıkışıklık kadar elime "Kıymetini Bil Herşeyin" başlıklı bir kitabın geçmesi de etkili oldu. İmlanın da kıymetini bilelim!)

  • Şimdi en güzel kısma geldik. Aldıklarıma...

    Az almışım, daha çok almadığıma pişmanım.

  1. Savaş ve Barış - Lev Tolstloy (Can Yayınları): Ondan fazla yayınevi bu kitabı basmış. Araştırdım ettim üç çevirmen ön plana çıktı: Mete Ergin, Layla Soykut, Zeki Baştımar. Ben de baskısına, kutusuna vs. bakarak bunu aldım. %20 indirimi az bulsam da, kitap müthiş ağırlık yapsa da kısaca bu kitabı fuardan almamak her açıdan daha mantıklıyken fuarın ve kitabın büyüsüne kapılıp aldım işte.
  2. Tavan Arasındaki Buda - Julie Otsuka (Domingo): İlk çıktığından beri okumak istiyorum bu kitabı. Kitap siparişlerinde  hep bir şekilde liste dışı kaldı o yüzden fuarda Domingo standını sırf bu kitap için arayıp buldum. Çok mutluyum.
  3. Eleştirel Teori - Stuart Sim & Borin Van Loon (NTV Yayınları): NTV'nin kitaplarını çok beğeniyorum fakat biraz da pahalı buluyorum. %25 indirimi görünce aldım. Zaten ÇizgiBilim'de de bahsettiğim gibi hakkında övgü duyduğum aklımda olan bir kitaptı.
  4. Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı - Robert M. Pirsig (Ayrıntı Yayınları): En son Pamuk, Obama'ya bu kitabı tavsiye ettiğini bir röportajında söyleyince Türkiye'de yeniden gündeme geldi. Oysa uzun süredir bana tavsiye ediliyordu, okumaya karar vermiştim. Standın başında acaba ikinci elden İngilizcesini mi alsam diye düşündüm bir süre ama en sonunda aldım gitti.
  5. Uyku Evi - Jonathan Coe (e Yayınları): İşte bu kitap hiç alımda yoktu. Birçok şey birleşti; kader ağlarını ördü: Kapağı ilgimi çekti, aldığı ödüller olumlu bir intiba bıraktı,  stanttaki görevli çok ilginç olduğunu söyledi, gerçekten de konusu bir acayip geldi, %50'de indirim vardı. Başka seçeneğim yoktu.
  6. Hoşgör Köftecisi - Orhan Veli (YKY): İşte hiç düşünmezken aldığım bir kitap daha...aslında kitapçık. Bu minik öykü kitabından beklentim fazla. Şiirle aram olmadığı için Orhan Veli'yi böyle okumak benim için büyük zevk olacak.
  7. Agnes Grey - Anne Bronte (Merkez Kitaplar): Bu kitabı ve aşağıdaki kitabın kapağını Penguin'in bu sene çıkardığı klasiklerin kapak dizaynına benzettiğim için elime aldım. Sonra bunların da önemli yazarlara ait olduğunu görünce... derken Brontelerin en ufağının ilk romanını olan bu kitabı da aldım işte, lafı uzatmaya gerek yok.
  8. Effi Briest - Theodor Fontane (Merkez Kitaplar): Yukarıdaki kitabı almak isterken stanttaki görevlinin övgülerine kapılarak bu kitabı da aldım. Sevecekmişim gibi geliyor. Bakalım...
Almak istediğim başka kitaplar da vardı ama İş Kültür Sanat standında Zweig'in Satranç'ının baskısının olmadığını öğrendim. Everest'in cep romanlarından düşündüklerim vardı ama stantta hiç cep kitap bulamadım. Doğan Kitap'ın kitaplarının da D&R'ın sitesinde %25 fuarda %20 indirimle satılmasına anlam veremedim ve "e iyi o zaman ben de internetten alırım" dedim.

Özetle güzel, yorucu ve ilginç bir gün geçirdim. Kitapları okumak için sabırsızlanıyorum. Henüz fuara gitmemiş olan kitap sevenlere "elinizi çabuk tutun", Ankara'da kitap fuarı düzenleyenlere de "bir örnek alın" diyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder