12 Ocak 2014 Pazar

Ankara Kitap Fuarı Notları 2014


Yine bir kitap fuarı, yine Ankara… her şey eskisi gibi. Ankara Kitap Fuarı Notları ve Ankara Kitap Fuarı Notları II'de olduğu gibi yani…

Aslında bu yıl fuar izbe Atatürk Kültür Merkezi'nden (AKM) ATO Congressium'a taşınarak ve giriş ücretini 5 liradan 1 liraya indirerek daha iyisi için çabaladığı izlenimi vermişti. Yine de Congressium'daki önceki fuarı da gördüğümden hadi bakalım demiş, çok da ümitlenmemiştim. AKM'deki son fuara gitmediğim gibi bu fuara da gitmeyebilirdim ama işte lanet olsun içimdeki kitap sevgisine.

Radikal bu fotoğrafı sana ithaf ediyorum.

5 Ocak Pazar akşamı gittiğimde fuar alanı pek boş değildi ama gün ve saat itibariyle daha kalabalık olması gerekirdi. Stantları dolaştıkça bu kalabalık bile çok dedim. Fuar alanında bir kitap fuarında olmaması gereken bir soğukluk, bir iticilik vardı. Ulusalcıların devasa stantlarından sıyrılınca geriye dağıtımcıların ve kitapçıların stantları kalıyordu. Bu stantlar da çok satan ya da çok satması beklenen çoğu niteliksiz kitaplarla doluydu. Her fuarda görmeyi bekleyeceğiniz ve isteyeceğiniz yayıncılar yoktu.   Can, Doğan Kitap, İletişim, İmge, Metis, Altın Kitaplar olmadan biz kitap fuarı yaptık diyebilir misiniz? Bu sadece inceleyip alabileceğiniz kitapların çeşitliliğini ve niteliğini değil imza günleri ve söyleşiler gibi etkinlikleri de etkiliyor. Türkiye'nin en çok sevilen ve en önemli yazarları bu yayıncıların bünyesinde olduğundan fuarın da etkinlikleri sönük kalıyor haliyle. 

Bir de arada hediyelik eşya satan bir iki stant gördüm ve organizasyonun ciddiyetine buradan pay biçtim. 
Türkiye Ağaca Neden Sarıldı?

Beğendiğim hiç mi stant olmadı peki? Öncelikle Türkiye Barolar Birliği (TBB) standının dizaynını pek beğendim. TBB'nin Gezi Direnişi'ne ilişkin hazırladığı kitabı tema olarak tüm standa hakimdi. Türkiye Ağaca Neden Sarıldı adlı ciltli, kuşe kağıda basılmış, içeriği son derece dolu bu kitabı sadece 15 liraya almanız mümkün. Ben de kaçırmadım. Görevli de kitabı inceliyordu biraz sohbet ettik. Bir baktım torbaya bir de ''Herkes için Adalet, Adalet için Avukat'' kupasından koymuş. Hoşuma gitti.

Evrensel Basım Yayın'ın da standını beğendim; kitapları zaten çok çeşitli ve ilginç ama stantlarında da bunu gösteren bir çeşitlilik ve ilgili görevliler vardı. Sıcak Haziran adlı direnişle ilgili kitaplarını da fuarda keşfedip hemen Gezi Kitapları listesine ekledim.


''Anneler kız doğurmaktan hep gurur duysun diye…''
Bilgi Yayınevi standını da zevkle dolaştım. Aslında fuara gitmemin nedenlerinden biri de televizyonda yakaladıkça izleyip takdir ettiğim emekli yargıç Eray Karınca'nın bu imza gününü artık kaçırmak istemememdi. Bu sefer kaçırmadım, Karınca çok sıcak ve güler yüzlüydü. Hatta ben yeterince mukabele edemedim.

Kadın hakları ve özellikle şiddet konusunda uluslararası standartlarda kararları ile bilinen Karınca'nın Kız Doğursun Analar kitabı kadına karşı şiddetin tanımından başlayıp mevzuatımızdaki durumdan, içtihattan, uluslararası mahkeme kararkarından ve örnek vakalardan bahsediyor. Hukukçu olmadığım halde okuyacağım. Dilerim hukuk öğrencileri, avukatlar ve hakimler de bu ödüllü kitabı okur.

Fuarın tek neşeli ve nitelikli kısmı sahaflardı sanırım. Pek sahaf kültürüm yoktur ama ben bile en çok bu bölümde eğlendim. Baskısı bitmiş olan Hamburg Barikatları'nı aradım. Tam da Hamburg'da eylemler yapılmışken ve ben yakında Hamburg'a gidecekken alsam iyi olur diye düşünmüştüm ama bulamadım. O sırada Selma Fındıklı'nın Ankara İstasyonu adlı öykü kitabına denk geldim, alıverdim. Yenisi 10 lira olmayan kitaba 5 lira vermek saçma oldu aslında ama işte kısmet.


Aldıklarım:
1. Kız Doğursun Analar - Eray Karınca
2. Ankara İstasyonu - Selma Fındıklı
3. Türkiye Ağaca Neden Sarıldı? - Nesrin Turhan, Özge Şener (haz.)

Son olarak şu pişkinliğe iki laf etmeden yazımı bitiremeyeceğim: Fuar katılımcıları bu yılki ziyaretçi sayısından memnun değilmiş. Edebiyathaber.net'in haberine göre hepsi fuar tarihinin değiştirilmesinden Ankara'da fuar kültürünün oturmamasına birçok neden saymış. Hiçbiri de 'Yıllarca insanlardan para alıp izbe yerlerde fuar düzenledik, insanları küstürdük, şimdi de toplu taşımayla ulaşılamayan bir yere fuar açıp bunu da hiç duyurmuyoruz, Allah rızası için bir internet sitemiz, bir flaş imza günü bile yok ama şükür bu kadar adam gelmiş' dememiş. 'Halkımız cahil' çuvaldızından 'biz bu işi beceremiyoruz galiba' iğnesine ne zaman geçilecek merak ediyorum. Dün bir arkadaşım beni arayıp fuara gitmeyi düşündüğünü benim gidip gitmediğimi sordu; ben de fuarı vasat bulduğum için 'ben gittim ama sen boş ver' dedim. Kimse kusura bakmasın bu işler böyle. Aman bize kültürsüz derler diye vasat fuarları dolduracak değiliz. Fuar işini biz çok iyi biliriz. Ankaralıyı da yedirmeyiz.


Adını unuttuğum bir dağıtımcının standı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder