19 Ağustos 2015 Çarşamba

The Lottery, insan nesli tükenirse!

Yıl 2025, 5 yıldır kadınlar hiç çocuk yapmamış. 5 yaşında olan son çocuklardan ise sadece 6 tane var...

Öykü tabii ki Amerika'da geçiyor. İnsanlık Bakanlığı diye bir birim kurulmuş, laboratuvarlarda harıl harıl insan embriyosu üretmeye çalışıyorlar. Nihayetinde 100 tane embriyo üretmeyi başarıyorlar. Seçmenlerde umut yaratsın ve oy olarak geri dönsün diye (!) ülke çapında bir piyango düzenlemeye karar veriliyor. Çocukların taşıyıcı annesi olacak 100 kişi piyangoyla belirlenecek. Peki ama derin devlet bu duruma ne diyecek? Sonrasında neler olacağını birlikte göreceğiz...

The Lottery

Böyle, tek bir cümleyle başlayan hikayeleri seviyorum. Sonradan konusu savaşa dönüşüp berbat hale gelse de, başlangıçta Revolution da müthiş bir cümleyle başlamıştı ve hikaye çok ilgimi çekmişti:

Aniden elektrikler tüm dünyada kesilir ve karanlık yeni bir dönem başlar!”

The Lottery'de de öyle:

Kadınlar doğuramaz ve yeni bir dönem başlar!”

Bu cümlenin sonrasını çok güzel doldurabilirsiniz, daha doğrusu iyi bir öykücü, hayal dünyası geniş bir senarist bu öykünün devamını çok güzel getirebilir.

Bu tür filmlere “post-apokaliptik” tür deniliyormuş, ben de yeni öğrendim. Karanlık, anti-ütopik bir gelecekte geçen (distopyanın) alt başlıklarından biriymiş post-apokaliptik hikayeler. Nükleer, çevresel bir felaket gibi olağanüstü durum sonrasında yaşananları anlatan filmlermiş bunlar. Özetle bir kıyamet oluyor, sonrasında kıt kaynaklarla yaşam mücadelesi verilen kurgusal bir düzende geçiyor olaylar...

The Lottery

Dünyada çocuk doğmaması bir felaket elbette, neticede insan neslinin sonu demek. Hoş insan nesli sürse ne olacak, herşeyi hızla tüketen, önüne geleni yok eden bir canavara dönüştü neredeyse insanlık; orası da ayrı bir tartışma konusu elbette...

The Lottery

Konuyu dağıtmayalım, ne zamandır böyle sürükleyici bir konusu olan, heyecan, gerilim ve bilimkurgunun harmanlandığı iyi bir Cnbc-e dizisi izlememiştim. The 24 ve Prison Break'in tadı ise hala damağımdadır. Bizim yerli ekranlarda aşk, entrika ve gençlik dizilerinden geçilmezken Cnbc-e dizileri gerçekten de ilaç gibi geliyor insana. Hele de dışarıda ürkütücü olaylar oluyorken, ne yapacağımızı bilemez hallerdeyken, birileri “waaarr, waaarr!” diye çığlıklar atarken...

Bu dizi 10 bölümde bitmiş, yani bizdeki gibi esnetip uzatmıyor adamlar. Açıkçası ben internetten bütün bölümleri tek oturumda izlemek yerine, bir hafta bekleyip, televizyonda kaldığı yerden heyecanın sürmesini daha çok seviyorum. Sonuçta orijinali geçen yıl oynadığı için muhtemelen internette bütün bölümlerini bulabilirsiniz. Ama benim gibi haftalık heyacan yaşayıp, pazar akşamlarında iyi vakit geçirmek isterseniz, ilk 2 bölümünü Cnbc-e sitesinden izleyip devamı için heyecanla pazar akşamları saat 20:00'yi beklemenizi tavsiye ederim.


Distopik değil, ütopik bir gelecek umuduyla diyorum ve gidiyorum, sevgiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder