1 Eylül 2014 Pazartesi

Mimlendim, mimli yanıtlar verdim...

Sevgili “Kalemimden Yazılar” sağolsun düşünüp beni mimlemiş, kendisine teşekkür ediyorum. Konu kitaplar üzerine olunca keyifle yanıtladım, aslında itiraf edeyim huysuzlandığım ve espriyle karşılık verdiğim sorular da oldu. Haydi biraz eğlenelim o halde. Gelsin sorular...


1- Çok kitaptan oluşan seriler mi ya da tek kitaplar mı?

Cehaletimi mazur görünüz ama çok kitaptan oluşan serileri hiç bilmiyorum. Daha da açık ifade etmek gerekirse söyleyeyim; kitap dünyasındaki dizi olayına tamamen yabancıyım. Sanırım “dinozor okuyucu” sınıfına giriyorum bu anlamda. Vampir serisi, korku serisi, Yüzüklerin Efendisi serisi, Harry Potter serisi, polisiye dizisi türü kitaplarla da yıldızım barışmadığı için benim için seri demek, beğendiğim yazarın kitaplarını ard arda okumak demek oluyor. Eğer seri tanımına giriyorsa Vedat Türkali'nin Güven-1 ve Güven-2'sini tek geçerim mesela. Bu sorudan anladığım bu kadar keskin yani..

2- Sadece kadın yazarları mı yoksa erkek yazarları mı okumak?

Böyle bir soru hiç kitap okuyucusuna sorulur mu? Ayrımcılık mı yapıyoruz şimdi ne ayıp ne ayıp.. Sözcüklerin cinsiyeti mi var? Duymamış oluyorum, es geçiyorum bu soruyu.


3- Kitapçıya gidip kitap almak mı, internet üzerinden kitap almak mı?

Sokağa çıkmışsam, bir yere yetişme derdim yoksa, yolumun üzerindeki kitapçılara girmeden duramam. Kitapçı gezme keyfim elbette internetteki kampanyaları takip etmeme engel değil. Yani esneğim, öyle de olur, böyle de olur..

4- Film olan kitapları mı dizi olan kitapları mı?

Genelde kitabını okuduğum bir filmi veya diziyi sevmem ben de çoğu insan gibi. Çünkü kitap okurken kendi hayal gücünüzle konuya dahil olurken, dizi ya da film gibi bir somutlaştırma durumunda araya yönetmenin gözlüğü de giriyor. Başkasının gözlüğü de doğal olarak bulanık gösteriyor. İstisnalar var elbette, mesela Richard Russo'nun Kasaba adlı çok beğenerek okuduğum kitabının filmini de keyifle izlediğimi anımsıyorum. Dizilerde zaten kitaptan çok uzaklaşılıyor, hatta dizi senaryolarına "kitap katili" bile diyebilirim.


5- Günde 5 sayfa okumak mı yoksa haftada 5 kitap mı?

Günde 5 sayfa çok az, haftada 5 kitap da çok fazla! Kitap okumak ilaç değil ki reçetesi olsun. Yani sınır yok, ne kadar isterseniz! Bu soruyu da böyle huysuzlanarak cevap verdiğim için kusura bakmayınız, soranın suçu ben ne yapayım ☺


6- Profesyonel bir yazar olmak ya da profesyonel bir yorumcu olmak?

Çocukluk hayalim yazar olmak. Bunun dışında profesyonel yorumcu olmak ise hiç bana göre bir iş değil. Profesyonel olmak demek, para karşılığı iş yapmak demek. Para karşılığında bir kitabı eleştiremem ben, sıkılırım, zoruma gider...


7- En sevdiğiniz 20 kitabı tekrar tekrar okumak mı yoksa her gün daha önce okumadığınız yeni bir kitabı okumak mı?

Bugüne kadar çok sevdiğim bir kitabı ikinci kez okuma girişimim olmadı. Damağımda kalan ilk lezzet yeter bana, fazlasından yorulurum, aşırı dozdan baygınlık gelir. Neden aynı şeyleri tekrar tekrar okuyayım ki bunca okunmamış kitap beni beklerken, zaman kaybı olmaz mı? Okumadığım kitaplar bana küsmez mi?



8- Kütüphanede çalışmak mı kitap satıcısı olmak mı?

Kütüphanede çalışmak bence çok sıkıcı bir iş. Kitap satıcısı olmak, yeni kitaplarla haşır neşir olmak, insanlarla ayak üstü kitap sohbeti yapmak, imza günleri düzenleyip sevdiğim yazarlarla tanışmak varken niye gidip sessiz bir kütüphanede kendimi hiç değişmeyen bir kısır döngüye hapsedeyim ki! (Kütüphane memurları alınmasın lütfen, bakmayın böyle dediğime sanki diğer işler farklı mı, hepsi kısır hepsi döngü!)


9- Favori türünüzden kitaplar okumak mı yoksa favori türünüz hariç diğer her türden kitaplar okumak mı?

Bu soruya da gülümsüyorum, soruları soran kişi okuyorsa eğer hiiç kusura bakmasın.
Ben mesela korku-gerilim kitaplarını sevmiyorsam niye okuyayım ki böyle bir kitabı! Favori türüm, yani en beğendiğim tür romansa niye öykü okumaya kendimi zorlayayım? Nitekim öyle gerçekten de, kısa öyküleri sevmem ve ıssız adaya düşüp de elimde sadece kısa öykü kitapları kalmadığı sürece alıp okumam.
Öğrenciysem, mesela dönem ödevim hiç sevmediğim türde bir kitabın özetini çıkarmaksa mecburiyetten okurum, ama keyfim için niye favorim olmayan türde kitapları tercih edeyim ki? Bu nasıl bir soru böyle eyy moderatör, sınıfta kaldınız! ☺
Açıkçası bu soruya “favorim olmayan türden kitapları okumaya bayılıyorum!” ya da “istemiyorum ama ne yapayım okuyorum!” cevabını veren kaç kişi olduğunu ve bu cevabı veren insanların psikolojilerini acayip merak ettim şimdi..


10 - Sadece fiziksel kitap kopyalarını okumak mı yoksa sadece e-kitap okumak mı?

Hayatta “gri” diye bir renk var. Sadece o mu, sadece bu mu şeklinde sorular bana uymuyor.
E-kitap henüz okumadım ama “asla okumam” demiyorum. Koşullar neyi gerektirirse uyum sağlayacağız mecbur. Şimdilik normal kağıttan kitapları okuyorum, altını çize çize, kenarlarını kıvıra kıvıra, kütüphanemde göstere göstere.. Ama eğer kitapların basılmadığı bir zaman dilimi bana denk gelirse hemen uyum sağlarım, uyum sağlamalıyım, dinozorluk da bir yere kadar..


Eveeet bu günlük eğlence turumuz da burada bitti, bu “gıcık” cevaplarımı okuyanlar muhtemelen bir daha beni mimlemek istemeyeceklerdir, bakalım göreceğiz..

Neyse güldük eğlendik güzel oldu, o halde haksızlık olmaması için bloguma en son yorum yapan üç kişiyi mimliyorum ben de. Soruları beğenen herkes yanıtlayabilir elbette.


Topu size attım, siz benim kadar “gıcık” olmayın cevaplarınızda..

Sevgiyle ve gülümseyerek kalın diyorum..




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder