Son dönemim yükselen trendi genç yetişkin (young adult) türüyse onun da parlayan yıldızı Suzanne Collins'in kaleme aldığı Açlık Oyunları serisi olabilir. Son dönemde popüler olan fantezi türünün öğelerini bilimkurguyla karıştırarak sunması da cabası. Çok sürükleyici, yetişkinler için bile etkileyici gibi yorumları okudukça ben de bir şans vereyim dedim. Özellikle macera olsun, kendimi kaptırayım, kafamı boşaltayım istediğim bir dönemde seriye başladım ve uzun süreye yayarak Scholastic Press'ten çıkan baskısından okudum.
1. The Hunger Games (Açlık Oyunları)
Serilerin giriş kitapları hep en güzelidir. Özellikle de ilk kitap piyasaya sunulduğunda diğer kitaplar henüz yazılmamışsa, ilk kitap çok sevildiği için devamının geldiğini anlayabiliriz bence. Bu kitap da kurgusuyla, temposuyla karakterleriyle iyi bir kitap. Kolay bir dili var ve çok çabuk okunuyor. Kendinizi gerçekten kaptırabiliyorsunuz.
Kitap iç savaş sonrası 12 eyaletin üstünde tam tahakkümünü kurmuş olan Capitol'ün düzenlediği Açlık Oyunu'nu anlatıyor. Oyun başkenttekileri eğlendirmek ve eyaletlere 'akıllı olun ciğerinizi sökeriz' mesajı vermek için tasarlanmış. Her sene her eyaletten bir kız bir erkek iki çocuk seçiliyor. O sene özel olarak dizayn edilen arenada hayatta kalmaya ve birbirlerini öldürmeye zorlanıyorlar, sona kalan muzaffer olup eyaletine zengin olarak dönüyor, diğer 23 çocuğun aileleri de dahil herkes bu zalimliği bir festival havasında kutluyor, kutlamak zorunda kalıyor.
Kitapla ilgili en çok sevdiğim şey bu oyunun kurgulanışı oldu. Oyun hem kuralları hem icrasıyla enteresandı hem de Capitol'ün vermek istediği mesajı ve zihniyetini çok güzel özetliyordu. Diğer taraftan kitapla ilgili kaçmış bir fırsat hissi de yaşadım. Böyle yoksulluk, kötülük ve zalimlikle dolu post-apokaliptik bir dünyada ne güzel distopyalar veya ütopyalar yazılabilirdi. Kitap genç okuyucuya hitap ettiği için bu unsurlar teyet geçilmiş, baş kahraman Katniss Everdeen'in ergenlik duygusallıklarına ve Açlık Oyunları'nın adrenalinine daha çok yer verilmiş. Tercihtir, saygı duyarım.
Genç kızlar kendilerini Katniss ile özdeşleştirip çok seviyorlar mı bilmiyorum ama tahmin ediyorum öyledir. Katniss hem isyankar, hem de bunu bilinçli olarak yapmıyor. Hem Gale'e çok güçlü duygular besliyor ama "ona açılmasını" gerektirecek bir aşk duymuyor. Hem Peeta gibi yakışıklı, yetenekli, akıllı ve iyi huylu bir gençle öpüşüp koklaşabiliyor hem de yakın çevresine ve kendisine bunu istemeden yaptığını, yapmaya mecbur olduğunu söyleyebiliyor. Kelimelere dökemiyorum ama henüz kendini hem sosyal hem de cinsel açıdan tam tanıyamamış olan ergenin fanatzilerini süsleyecek bir şey. Hem her ergenin istediği şeyleri yapıyor hem de şartlar gereği bunlardan meshul değil.
2. Catching Fire (Ateşi Yakalamak)
Önce şuradan başlayayım bence kitabın adı Türkçe'ye yanlış çevrilmiş. Ateşi yakalamak ne demek yahu? Catching fire alev almak, tutuşmak demek. İlk kitapta Katniss'in bir kıvılcım çaktığı defalarca söyleniyor. İkinci kitap isyanın geliştiği ve su yüzüne çıktığı kitap. Yani Panem'i isyan ateşi sarıyor, Katniss'in çaktığı kıvılcım yangına dönüyor. Kitaba bu adı veren kitabı okumamış mı?
Bu tepkimi gösterdikten sonra kitaba dönebilirim. Her ortanca kitap gibi bu kitabın da başı sonu yok, o yüzden diğerleriyle yarışamaz. Bu kitap [spoiler] zoraki çiftimizin zafer turuyla başlıyor. Zaten ilk bölümler Katniss'in gözünün korkması ve kendilerini bekleyen sonu umutsuzca değiştirmeye çalışmasıyla geçiyor. Ben Katniss'in Peeta'yı gerçekten sevmesi veya sevdiğine halkı inandırması neyi değiştirecek, neden bir kitap boyunca herkesin hayatı buna bağlıymış gibi davranılıyor anlamadım. Hala bunun fazla zorlama olduğunu düşünsem de üçüncü kitapta en azından bir cevap verilmiş.
İkinci diyeceğim de bu kitabın içinizi şişirme ihtimaliyle ilgili. Birincisi Katniss arenaya geri dönüyor. Sanki ilk kitabı tekrar okuyoruz.[spoiler] İkincisi de 400 küsür sayfalık kitabın dörtte biri Katniss'in iç sesiyle, endişeleri, üzüntüleri ve geçmişe dönüşleriyle geçiyor. Ufak bir olay için sayfalarca duygu-durum tahlili okumak pek bana göre değil. İki kitap arasına biraz zaman koymuştum, size de tavsiye ederim.
Kitabın sonunu okuduğumdaysa haksızlığa uğradığımı, büyük fırsat kaçırdığımı hissettim. İsyan beklerken bir baktım ben Katniss'in ergenlik duygusallıklarını, okurken olan olmuş.
İkinci diyeceğim de bu kitabın içinizi şişirme ihtimaliyle ilgili. Birincisi Katniss arenaya geri dönüyor. Sanki ilk kitabı tekrar okuyoruz.[spoiler] İkincisi de 400 küsür sayfalık kitabın dörtte biri Katniss'in iç sesiyle, endişeleri, üzüntüleri ve geçmişe dönüşleriyle geçiyor. Ufak bir olay için sayfalarca duygu-durum tahlili okumak pek bana göre değil. İki kitap arasına biraz zaman koymuştum, size de tavsiye ederim.
Kitabın sonunu okuduğumdaysa haksızlığa uğradığımı, büyük fırsat kaçırdığımı hissettim. İsyan beklerken bir baktım ben Katniss'in ergenlik duygusallıklarını, okurken olan olmuş.
3. Mockingjay (Alaycı Kuş)
Son kitap isyanın kitabı. Sonunda 75 yıldır Capitol'ün zulmü altında açlıkla, yoklukla, ölümle mücadele eden eyaletler Capitol ile savaşmaya başlıyor. [spoiler] Katniss evsiz ve yaralı halde 13. eyalette gözlerini açıyor. Hiç istemeden kıvılcımını çaktığı, istemeden sembolü haline geldiği ayaklanmanın maskotu olmaya zor da olsa ikna oluyor. Yine kitabın ilk yarısı yavaş ve hareketsiz. Beni daha çok hayal kırıklığına uğratan tarafı Katniss isyanın alaycı kuşu olmayı kabul edince yaptığı şey makyaj yaptırıp, karizmatik kostümler giyip 'biz yanarsak siz de bizle yanarsınız' gibi büyük laflar etmek olması. Kızımız isyancı ve savaşçı değil de bir televizyon yıldızı. Tek derdimiz 'propo'. Tüm teknolojisini savaş, sağlık ve eğlence alanlarına yoğunlaştırmış olan Panem'de bilgisayarda hazırlayacağı gerçekçi bir animasyonla da Alaycı Kuş'a istediğini söyletemez miydi? Coin'in bakış açısından küçük bir ergen kızı şımartmaya ve liderliği onunla paylaşmaya gerek var mıydı?[spoiler]
Neyse ki kitabın ikinci yarısında hep istediğim aksiyona kavuştum. Aslında aksiyon biraz anlamsızdı, [spoiler] Katniss zaten kendisine söz verilmiş olan Snow'u öldürme işini halletmek için cehennemin içine daldı. [spoiler] Olsun, isyanın reklam yüzü olmaktan bir adım öteye gitmesi benim için yeterliydi. Kitabın finaliyle ilgili aklıma yatmayan çok nokta var. [spoiler] Coin, Katniss'i ortadan kaldırması için gerçekten Peeta'ya mı güvendi? Paralı bir askere kargaşada kafasına sıkıver diyemedi mi? Prim'in ölmesini istediyse bile nasıl oldu da sağlık ekiplerinin askerlerden önce savaş hattına girmesine izin verildi? Katniss nasıl oldu da ölümle cezalandırılmadı? Hatta nasıl oldu da ödül gibi sürgüne gönderilmekle kurtuldu? Bir psikiyatristin 'zaten kafası gidik ben onu tedavi ederim' demesi nasıl yeterli oldu? Snow'la Katniss'i aynı binanın iki farklı kanadına yerleştirip araya iki nöbetçi koymak nasıl bir saçmalıktı? Bin sayfa boyunca ölmesini beklediğimiz Snow nasıl eceliyle öldü? [spoiler]
Final ne kadar acelece yazılmış gibi dursa da, ne kadar sonu tatlı bağlanmaya çalışılsa da bana hüzün verdi. [spoiler] Katniss önceki iki kitapta okuyla öyle atışlar yapmıştı ki olayın gidişatı değişmişti. Bu kitapta da Coin'e fırlattığı ok bir dönüm noktası olabilirdi. Onu vurduğu an kitap bitseydi benim için çok daha etkileyici olurdu.[spoiler]
Genel olarak: Okuduğuma pişman değilim ama övüldüğü kadar da olmadığını düşünüyorum. Açlık Oyunları fikri çok iyi, kurgulanan dünya çok etkileyici olaylara gebeydi ama bence devam kitapları beklediğimi veremedi, o derinlikten uzaktı.
Final ne kadar acelece yazılmış gibi dursa da, ne kadar sonu tatlı bağlanmaya çalışılsa da bana hüzün verdi. [spoiler] Katniss önceki iki kitapta okuyla öyle atışlar yapmıştı ki olayın gidişatı değişmişti. Bu kitapta da Coin'e fırlattığı ok bir dönüm noktası olabilirdi. Onu vurduğu an kitap bitseydi benim için çok daha etkileyici olurdu.[spoiler]
Genel olarak: Okuduğuma pişman değilim ama övüldüğü kadar da olmadığını düşünüyorum. Açlık Oyunları fikri çok iyi, kurgulanan dünya çok etkileyici olaylara gebeydi ama bence devam kitapları beklediğimi veremedi, o derinlikten uzaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder