Geçenlerde yeni bir insanla tanıştım, aslında isteyerek de olmadı. Mecburiyetten diyelim, ortam gereği.. Çok çirkef gördüm, çok tembel gördüm, çok tuhaf gördüm, çok bencil gördüm, çok geveze gördüm; ama gerçekten böylesini hiç görmemiştim!
Başlangıçta ortamın gerektirdiği kadar samimi davrandı, ama konuşmalarından belliydi tuhaf biri olduğu. Sevmedim ilk gördüğümde kendisini. Ben öyleyimdir, ilk gördüğümde bir insanı ya severim ya da sevmem. Ön yargılı demeyin bana, inanın bugüne kadar hiç yanılmadım desem yeridir, sezgilerim gerçekten de güçlüdür.
Öyle yeni tanıştığım insana uzun uzun kendimi anlatmam ben. Aslında kendimi anlatmayı çok da sevmem, dolayısıyla da insanlarla arkadaş olmam pek kolay da değildir, iyi ki de öyledir.
Bu arkadaş akıllara zarar bir samimiyet içindeydi. Daha tanıştığımızın üzerinden saatler geçmiş olmasına rağmen hayat hikayesinin neredeyse bütün detaylarını öğrenmiştim. Eşiyle nasıl tanışmış, nasıl evlenmiş, evlenirken eşyaları kim nasıl seçmiş, çocuğuna hamile iken nasıl sıkıntılar yaşamış, eşinin ailesindekiler nasıl insanlarmış, kendi ailesi nasıl da aristokratmış... (!)
Mış miş muş müş...
Bana neydi ki bütün bunlardan, ama işte öyle bir atlıyordu ki konudan konuya, sanki konuşmaya susamış gibiydi; araya girip susturmayı beceremedim. İyi bir dinleyici olduğumun, sır da tuttuğumun farkına vardı hemencecik; zeki bir tipti zira, kaldi ki zeki olmasa o kadar entrikayı, o kadar yalanı dolanı bünyesinde nasıl barındırabilirdi ki!
Dedim ya ortam gereği uzunca bir süre görmek zorunda kaldım kendisini. Yalanlarını yakaladıkça da korkmaya başladım gördüklerimden. Nasıl bir insandı ki, ayak üstünde hemen bir yalan kıvırabiliyordu öyle.. Hem yüzü de hiç kızarmıyordu.
Para harcarken çok rahat davranıyordu ama borç içinde yüzdüğü de belliydi, zira kaç tane kredi gecikme konuşmasına kulaklarımla şahit olmuştum. Mesela gereksiz bir tatile gidiyor, dönünce bir bakıyorum ki telefonunu değiştirmiş. Eskisini satmış.. Dışarıdan yemek yeme konusunda limitsiz davranıyor ama aslında krediden yiyor belli ki.. Bir gün aynı ortamdaydık yine mecburen, yemek yiyecektik. Bu arandı tarandı kartını bulamadı, ”ben öderim sorun değil” dedim ve başıma ne geleceğini bile bile ödedim. Samimi de değildik ve merak ettim açıkçası “borç olarak kabul ediyorum” dediği için “belki de öder” dedim. Parasından değil gerçekten de ne yapacağını merak ettiğim için.. Tahmin edeceğiniz üzere o kadar entrikayı yalanı dolanı kafasında taşıyan arkadaş, bana ödemesi gereken borcu unutmuştu bile.. Hatırlatmayacağımı çok da iyi biliyordu, zira dedim ya beni iyi çözmüştü, zekiydi.. Zeki demeyelim aslında, zekasını çıkarları doğrultusunda iyi kullanıyordu diyelim..
Ne zaman kendisiyle karşılaşsak – ki karşılaşıyorduk- yeni bir aksiyon oluyordu hayatında. Ya eşiyle tartışmış, ye en sevdiği kız arkadaşı boşanmak üzereymiş, ya çocuğu okulda bi şey bi şey olmuş...
insanlar gorundukleri gibi degil! |
Dedim ya çok insan tanıdım ama böylesini ilk kez gördüm.. O kadar güvensizlik hissettim ki O'na karşı, ortamda O varken çantamı ortalarda bırakmamaya gayret ediyordum ne yalan söyleyeyim. Çünkü öyle geliyordu içimden ve bunları yazarken bile utanıyorum.. Bir insan, hem de dışarıdan “hanımefendi” gibi görünen bir insan nasıl böyle olabilirdi?
Şimdi düşünün bu arkadaşın eğitimli, düzgün bir ailesi var. Ellerinden geldiğince okutmaya çalışmışlar kendisini- ki becerememiş okumayı, kıytırık bir yeri zar zor bitirmiş- bir sürü kurslara göndermişler. Velhasıl ellerinden geleni yapmışlar iyi yetişsin diye. Ortaya bu arkadaş çıkmış!
Ailesi belki de kötü yanlarını görmüyordur, ya da görseler de yakıştıramıyorlar ve görmemezlikten geliyorlardır. En kötüsü ise evlatlarının ne kadar kötü bir insan olduğunun farkındalardır. Bu açıdan bakıldığında çocuk sahibi olmak cidden ürkütücü geliyor insana... İçi kötü bence, nasıl düzelir ki böyle biri?
Dedim ya çok insan tanıdım, böylesini sadece filmlerde kötü karakter olarak gördüm, yakından tanıyınca ağır geldi açıkçası, insanlığımdan utandım.. Nasıl anlatılır ki böyle biri, hayal edin gerisini kendiniz..
Sonuçta ne mi oldu, neyse ki ortamdan ayrıldı. Bir yerlerden çıkıp gelmesin diye dua ediyorum ne yalan söyleyeyim. Ama öyle bir iz bıraktı ki içimde, unutamıyorum bütün o yalanlarını, bütün o entrikalarını, bütün o çirkefini, bütün o tepeden bakan hallerini, bütün o sevgisizliğini, bütün o ağzından çıkanı kulağının duymadığı saygısız hallerini..
Dünya ne garip bir yer, insanın neyle sınandığı hiç belli olmuyor. Bu arkadaş da benim için önemli bir sınavdı. Belki yalanlarına entrikalarına beni de alet etmeye kalkacaktı, neyse ki atlattım kazasız belasız.. “Hayatı biliyorum, insanları tanıyorum” dememek lazımmış bunu bir kez daha anladım. Nereden neyin, kimin çıkacağı hiç beli değil. Ama ben şahsen hiç kimsenin böyle bir insanla karşılaşıp hayatını zehirlemesini istemem, düşman başına bile diyemem, o derece yani..
Sözün özü: İnsanlar çeşit çeşit, aldanmamak gerekir..
Kendinizi kötülerden koruyun diyor ve gidiyorum, sevgiler..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder