Bugün sizleri "Hızlı Adam" blogunun sahibi Bünyamin Kapıcıoğu'nun bu güzel yazısı ile başbaşa bırakıyorum. Bloguma renk kattığı için kendisine teşekkür ediyorum..
Evde Yazar'a misafir olmadan önce 11 ay bekledim. Diyeceksiniz ki neymiş bu Evde Yazar'a misafir olmak. Biz de okadar çalışmalı mıyız? Ne kadar çalışmanız gerektiğini bilmiyorum ama asıl açmak istediğim konu bu değil. Söylemek istediğim, 11 ay boyunca bu blogu takip ediyor olmam.
Peki Bundan Bize Ne?
Sosyal medya çılgınlığıdır almış başını gidiyor. Beğen, paylaş, yorum yap; yorum yap, paylaş, beğen hep aynı hep aynı. Takipçi sayısı veya arkadaş sayısı "kişisel popülarite ibresi" haline gelmiş. İnanılmaz bir rant kavgası var; gizli ve içten içe. Benim iletim daha çok beğenildi, daha çok yorum aldı. Nihaha...
Facebook da bir gün bitecek! |
Netlog vardı bir zamanlar. Hi5'i hatırladınız mı? My Space? vardı da vardı.. Şimdi Facebook, Twitter, Vine gibi sosyal platformlar revaçta. Son gelenler pazara güçlü girdi fakat trendlerin özelliği kısa ömürlü olmalarıdır. Hayatımızın sonuna kadar Twitter olacağını zannetmiyorum.
Blog yazarlığının tarihini biliyor musunuz? Bloglamak kelimesinden türeyen blogculuk tam 20+ yıldır var. Blogculuğa trend diyemeyiz. Öyle olsaydı çoktan modası bitmiş olurdu. İnternetin bir parçası diyebiliriz. Dijital Medya'nın merkezi dersek de yanlış olmaz.
Begen, paylas, yorum yap! |
Sizce Blog Yazarlarının Tek Derdi Para Kazanmak mı?
Sizin Facebook duvarınızda paylaşacağınız bir yazı en fazla kaç kelimeden oluşmalıdır. 500 kelimeden oluşan duvar yazınızı kaç arkadaşınız okur? Kaç kişi yorum yapar? Bence hiç şansınız dahi olmaz. Fakat blogcuların 500-1000 kelime arası yazdığı fayda yüklü makaleler hevesle okunuyor. Dahası bir sonraki yazı mail adresine bildirim olarak gelsin diye insanlar abone oluyor.
Bakın ben şu an burada misafir yazarım. Dün de Blog Hocam'da misafirdim. Uzun emek verdim yazabilmek için. Peki sizin Facebook duvarınıza katkı sağlamak için kaç arkadaşınız oturup saatlerce yazı yazar?
Tam da bunu söylemek istiyorum. Blog yazarları dijital medyanın gerçek sosyal karakterleridir. İlişkiler daha sağlıklı ve daha uzun ömürlüdür. Paylaşılan makaleler okuyucuya fayda sağlar. Bazen eğlendirir, bazen hüzünlendirir. Neticede okuyucu, almak/ulaşmak istediği bilgi veya duyguya bloglarda erişir. Milyonlarca blog yazarı olduğu için milyonlarca konu vardır. Bundan 9 yıl önce tanıştığım blog yazarı Eda Suner'i halen daha takip ediyorum. Eda Suner bir blog fenomenidir. Eğer merak edip araştırma gereği duyduysanız, Eda Suner Demirel olarak aratın. O artık evli ve ikinci soyadı var. Eda örneğini neden anlattım: Hiçbir sosyal platformda arkadaş olarak ekli olmamasına rağmen Eda'nın hakkında bilgi sahibiysem; bugün Facebook'un yaptığını biz blogcular yıllar önce yapıyorduk demektir. Kazanç kısmı ise emeğin karşılığı sadece.
Yukarıdaki örnekte olduğu gibi Evde Yazar'ı da uzun yıllar takip etmek ve iyi dostluklar kurmak ümidiyle: tüm blogculara başarılar diliyorum. Blog sahipleri birbirini takip etmeli ve bir yorum yapmaya, bir çay içmeye gitmelidirler ☺
Yazar Hakkında:
Yedi yaşımdan beri hep bir şeyler satmanın merakındaydım. Biyomedikal Teknikeri olmama rağmen Türkiye'nin en iyi bilişim akademisinin satış departmanında "uzman" pozisyonunda çalışıyorum. Ticareti sevdiğim kadar yazmayı da seviyorum. Tam dokuz yıldır blog yazıyorum. Bu yüzden iki tecrübemi birleştirerek iş hayatında rakiplerinize fark atmanızı amaçlayan HızlıAdambloğunu oluşturdum. 1990 doğumluyum, sene 2014 ve ben bugüne kadar iki farklı kurumsal markada yönetici pozisyonunda çalıştım. Freelance otomobil alım satımından tutun e-ticaret de dahil bir çok gelir projesinde yer aldım. Evliyim ve bir oğlum var. Bu yüzden benim gibi hızlı yaşayıp, hızlı kariyer edinen kişilere hızlı adamlar diyorum;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder